Üretilen balların açık artırma usulü ile satışı için Turizm Oteli Grand Ani’de müzayede düzenlendi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programa; Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Şahin, Veteriner Hekimler Odası (VHO) Başkanı Vargın Boy, KARSOD Başkanı Halit Özer, AK Parti’yi temsilen Hacı Yusuf Durmuş ve bal üreticisi Yücel Üzeyir, Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şubesi Başkanı Yüksel Öztürk ve bal üreticileri katıldı.
Yapılan konuşmaların ardından müzayede başladı. 4 bin TL’lik taban fiyatla başlayan müzayede de Taşkın Ticaret’in sahibi Tarık Boy, 11 bin TL’ye 1 kilo Kars balını satın almış oldu.
PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMLERİ
Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mitat Şahin, üretimde başarılı olmanın sırlarına değinerek, “TÜBİTAK’ın araştırmasıyla Japonya’da ‘Problem Çözme Yöntemleri’ adında yaklaşık 70 sayfalık bir kitap hazırlanmış ve çocuklara okutuluyor. Daha probleme başlamadan önce dünyadaki insanları başarılı olma konusunda kriterize etmişlerdir. Bunlardan birisi iç çeken, bizim tabirimizle ah, vah eden insanlardır. Biz burada konuşuruz, arkadaşımız heykel yapar. Sonra hemen başlanır, ‘Ah ben olsaydım şöyle yapardım, böyle yapardım.’ Ama hayatının kontrolü elinde değil ve harekete geçmez. Bir diğer tip vardır muhalif bir toplum bizim toplumuzu özetliyor. Her şeyi eleştirir, en mükemmel projeyi getirin olumsuz birkaç durum bulur ve hep konuşur. Birazcıkta başarısız olduğunuzda, ‘Ben demiştim, gördünüz mü’ mantığıyla yaklaşarak problemi çözme dışında problem üreten tiplerdir. Diğer bir tipleme ise hayalperesttir. Yeni fikirler ileri sürer ancak fikir sürmekle kalır, harekete geçmez. Her şeyin en idealini yapar, bir türlü zahmete girme derdi yoktur. Diğer bir tip ise müteşebbis olanlardır. Bunlar problemler konusunda, çözüm konusunda endişelenmezler ve olumsuz düşünceleri yoktur. Bir şeyler ters gittiğinde hemen harekete geçer, koşturur, zikzaklar çizer ama sonunda hedefine ulaşır. Onların yaşam çizgileri genellikle zikzaklıdır. Özellikle arzu edilen diğer bir insan tipi ise problem çözen insan tipidir. Problemi gördüğü zaman bir adım geriye çekilir, meseleyi anlamaya başlar ve sonra mükemmel bir plan yapar. Ardından harekete geçer ve aşama aşama sonuca ulaşır.” diye konuştu.
BUNLAR YAŞAMIMIZIN GERÇEKLERİ
Türkiye’de son yıllarda toplum olarak olgunlaşma yaşımızın çok düştüğünün söylendiğini de hatırlatan Şahin, “Gelişmiş Avrupa ülkelerinde olgunlaşma yaşı 18-19 iken, bizim ülkemizde 30’lu yaşlara dayanmıştır. Yani bizim 30 yaşındaki gencimiz gelişmiş bir ülkedeki 20 yaşındaki kadar problem çözemiyor. Bunlar yaşamımızın gerçekleri. Bu durumda nasıl üretken olacağız, problemleri nasıl çözeceğiz noktasında biraz örnek almamız gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
YÜCEL ÜZEYİR BEYİ KUTLUYORUM
Yaptığı örnek çalışmayla sanatla üretimi birleştiren Yücel Üzeyir’e teşekkür eden Prof. Dr. Mitat Şahin, “Bugün burada Ressam, Heykeltıraş ve Arıcı özelliğiyle bilinen ve Arıcı olarak bizlere örnek bir projeye imza atan Yücel Üzeyir beyi kutluyorum. Toplumda bir farklılık yapma peşinde ve bu yönde çok güzel çalışmalar yürütüyor. Bize düşen de bu arkadaşımıza desteklerimizi esirgememektir.” ifadesini kullandı.
FARKLILIKLARA KUCAK AÇILMALI
Toplumun geleceğinin farklı düşünen insanlara bağlı olduğunun unutulmamasını isteyen Prof. Şahin, “İçimizde ne kadar farklı düşünen insan varsa bizler toplum olarak o kadar çeşitli ve başarılı oluruz. Arılar ekosistemimizin önemli bir parçasıdır. Bugün burada toplanmamızın amacı yerel ürünlerimizi geleneksel kültür ile de yansıtan önemli bir kısal kalkınma aracıdır. Atalarımızdan aldığımız bu miras yerel üretim kültürünü muhafaza ederek, ya da asılına uygun olarak bizden sonraki nesillere aktarırsak başarılıyız demektir. Gelecek için daha yaşanılır, daha sağlıklı bir dünyanın korunmasında temel prensip geleneksel üretim kültürünü korumaktır. Aynı zamanda bu durum mikro düzeyde kalkınmanın da yolunu açıyor. Bunun yanı sıra marka değer haline getirmek, aranır ürün veya tüketiciler tarafından tercih edilen ürün haline getirmek önemlidir.” dedi.
EMEĞİN BALDAN TATLI OLDUĞUNU GÖRDÜK
Sıra dışı ve farklı düşüncelerle elde edilen Kars balının ne kadar önemli ve değerli olduğunu bu anlamlı toplantıyla gördüklerini belirten Şahin, şöyle konuştu:
“Emek baldan tatlıdır vurgusunun yapıldığı bu toplantıda sıra dışı ve farklı düşüncelerle üretilmiş Kars balının 1 kilogramı için takdir edilen bedeli öğrenmeye çalışacağız. Burada takdir edilen bu bedel Kars coğrafyasının bitkilerine, emeğine gösterilen kıymeti belirlemeye düşüncesidir. Doğu Anadolu’nun Alpler’i diye nitelendirdiğimiz bir coğrafyada yaşıyoruz. Hayvansal ürünleriyle ilimiz her geçen gün ünlenmektedir. Çünkü doğal bir çevrede yaşıyoruz, endüstriyel, kimyasal atıklarımız yoktur. Bunu bir şans olarak kullanabilmemiz gerekiyor. Bu kırsal kalkınmayı sağlarken aynı zamanda toplumda dengeli kalkınmanın da yolunu açıyor. Yerel ürünler kimseyi trilyoner etmiyor ama herkesi evine ekmek götürecek kadar ürettirebilen ve insanların yaşam standartlarını belli bir seviyeye getiren yerel ürünlerin korunması ve pazarlanmasıdır. Coğrafyamız bitki örtüsü bakımından oldukça farklıdır. Kars, İran Turan Yolu üzerindedir. Bitkilerimiz bu bölgede trans Kafkasya özelliği göstermektedir ve 1600’den fazla çiçekli bitkiye sahip olduğu düşünüldüğünde bizim balımızın şifalı, doğamızın özellikle çiçekli bitki açısından çok zengin olduğu bir gerçek. Biz bu değerlerimizi pazarlamayı bilmeliyiz. Pazarlarken de hem standartlarımızı koruyacağız, hem ıslah edeceğiz, hem geliştireceğiz. En önemlisi de bizim toplumda farkındalık oluşturmamız gerekiyor.”
SANAT VE ÜRETİM BİR ARADA
Yücel Üzeyir, heykelle psikoloji, ekoloji ve biyolojiyi ön plana çıkardığını, savaşın dünya ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri, barışa duyulan özlem, endemik bitkilerden yayılan olumlu etkileri anlattığını söyledi. Çalışmanın sanatla üretimin bir arada olmasıyla dünyada ender olduğunu ifade eden Üzeyir, heykel çalışmasında insan ve çevre işbirliğinin ürünü olarak da balı öne çıkarmayı hedeflediğini vurguladı. Heykeli 1 yıllık bir çalışma ile üretime hazır hale getirdiğini belirten Üzeyir, “Heykeli merak eden yerli ve yabancı turistler için Kuran-ı Kerim’den ayetler, İncil’den de özdeyişler olan tabelalar astım. Yaşadığım yer yoğun bitki ve çiçek örtüsüyle, endemik bitkilerle kaplı, tarihi dokusunun yanında Kafkas arı ırkının yoğunlukta kanat çırptığı geniş arazilere sahip bir köy. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan köyümde Kafkas Arı ırkını ön plana çıkarmak için harekete geçtim. Sanatımdaki amaç arının önemi ve Kafkas arı ırkının bilinirliğini yükseltmek. Arılar yüz binlerce bitki türünün çoğalmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda insanoğlunun gereksinimini karşılıyor. Sürekli olan savaşlar nedeniyle doğa ve insan hayatı tehdit edilmektedir. Bu heykelde iki koloni mevcuttur. Biri ana kraliçenin göğsünün üst kısmında yani baş tarafında diğeri de karın bölgesinin alt kısmında bulunuyor. Arılar böylelikle heykelin hem üstünde hem de alt kısmında bal üretme çalışmalarını sürdürüyor.” dedi.
DOĞANIN SESİ KAFKAS ARI HEYKELİNİN TOPRAK ANA KUCAĞI
Üzeyir Daha sonra şunları söyledi:
“460 yıllık çam ağacından yaptığım Kafkas Arı Heykeli’ni ve 3 canlı gurubunu temsil eden Arı, Bitki, İnsan üçlüsünün anlamlı müzayedesinin 2’ncisini gerçekleştiriyoruz. 2017 bal sezonunda Sanatsal Doğanın Sesi eserinde 4.5 kilo bal elde edildi. Bu çerçeveyle iş birliği içerisinde olan eserimizin ürünüyle Kars’ın yerel balının farkındalığını oluşturmak amacıyla sanata da sosyal sorumluluğumu da hissederek sanatın içerisinde Kafkas arının bal müzayedesini gerçekleştiriyoruz. Müzayede sonucunda elde edilen geliri de hayır kurumlarına bağışlayacağız. Ayrıca toplumumuzun sanatsal yeteneğimizi geliştirmek yakın tarihimize ilişkin olarak sanatsal kültürel değerlerimize sahip olduğumuz ulusal birikimi daha da zenginleştirmeyi ve geleceğe misyon edinmeliyiz. Ve bu bağlamda ekolojik biyolojik ve psikolojik dengenin sağlamlığını, birleştirildiği temsil eden Doğanın Sesi Kafkas Arı heykelinin toprak ana kucağında 3. Canlı gurubunun birbirinden ayrılmaz unsuru olarak biri olmasa hayat olmaz gerçeğiyle doğanın korunmasını ve dengenin bozulmamasını biyoçeşitliliğinin korunmasını ve kutsal yaşam hakkının her zaman her şeyin üzerinde değerli olmasını diliyoruz. İnsan, bitki, arı 3’lüsününde oluşan döngüsel ahenk ve mucizevi doğanın sürdürülebilir, yaşamlara ev sahipliği yapıp üretkenliği ile bizleri doyuran yaşam küremizin bizlere edebi yurt olması her daim ilk dileğimizdir.Bu anlamlı müzayedeye ev sahipliği yapan Grand Ani Otelin çalışanlarına, müzayedemizin açık artırımına katılarak anlamlı hale getiren dostlarımıza ve basın mensuplarına teşekkür ediyorum.” dedi. – KAFKAS HABER AJANSI - BEDİR ALTUNOK