Sayın Başbakan,
Referanduma sayılı günler kaldı. Maşallah bütün devlet imkanları, bütün ekranlar size açık. Miting meydanlarında hapşırsanız bile canlı yayınla veriyorlar. İçinde kul hakkı olan Devletin uçağını, devletin imkanlarını kullanarak şatafatlı “Evet” kampanyaları yapıyorsunuz.
Ancak unutmayınız ki, bizler de bu ülkenin siyasetçisi olarak demokratik hakkımızı kullanarak Hayır kampanyası düzenliyoruz. Devlet imkanlarını kullanmıyoruz, arkamızda sermaye grupları yok. Kendi aramızda topladığımız üç beş kuruşla toplantı salonu kiralıyoruz bir de bakıyoruz ki salonumuza hükumetinizin baskısı sebebiyle iptal edilmiş. İşadamlarını hükumetiniz tehdit ediyor, korkudan hiçbir işadamı bize salon veremiyor. Bazı STK’ları ise Anayasa’daki siyasi ortaklarınız yerelde “asarız keseriz” diye korkutup vazgeçiriyorlar. Bulduğumuz salonlara silahlı baskınlar düzenleniyor. Hızını alamayan bakan akrabanız "Kars’ta Sinan Oğan’a salon vereni Kars’ta yaşatmam" diyor! TV’lerde bize hiç yer verilmiyor. Yer verilmediği gibi ekranlara çıkan siyasetçiler, gazeteciler hakkımızda her türlü karalama kampanyası yaparken cevap hakkımızı dahi kullanamıyoruz.
Sayın Başbakan,
“Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!" diyen bir İslam Halifesi’nden sonra, bize yapılan bunca haksızlığa siz nasıl sessiz kalıyorsunuz? Siz sadece Evet diyenlerin başbakanı mısınız? Eğer bir Türk vatandaşı olarak demokratik hakkını kullanan bir siyasetçi olarak bizim haklarımızı koruyamıyorsanız kul hakkına giriyorsunuz demektir. Sayın başbakan bu ülkede sizin kadar bizim de hakkımız var. İnanıyorum ki, bu mektubuma bir cevap verecek ve sesimize siz de kulaklarınızı tıkamayacaksınız. Olur da bize yapılan bunca haksızlığa sessiz kalmaya devam edecerseniz hakkımızı size, bu ülkenin başbakanı olmanız sebebiyle helal etmeyeceğiz. İnşallah Hayırlısıyla günü gelecek siyaseten de bunun hesabını soracağız…
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan: "Bugün eski bir Ahmet Arslan benim Kars'ta program yapmamı engelliyor, Ahmet Arslan seninle ilgili bir derdi yok Ahmet Arslan'ın tek bir derdi var bu memlekete hizmet etmek, bu memlekete hizmet getirmek, bizim derdimiz hizmet etmek biz başkaları gibi laf söylemek ona bunu laf söylemek için değil iş yetiştirmek için uğraşıyoruz laf üstüne laf değil taş üstüne taş koyuyoruz. Biz hizmetimize devam edelim, bize lütfen başka yerlerden sataşmalara da bulunmasınlar. Bizim başkaları diye bir derdimiz yok bizim millet ve millete hizmetkar olmak diye bir derdimiz var."