Karar sonrası anne Handan ve baba Abdullah kızlarının mezarına koştu. Acılı aile Sedanur Güzel'in mezarını öperek katillerinin hak ettiği cezayı aldığını söyledi. 'Bir gül idim açmadan soldum. Muradıma ermeden melek oldum' diye not yazılı mezarın her iki tarafına da küçük kızın ölmeden önceki son 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda gösteride kullandığı yazmalarını asıldığı görüldü. "İçin rahat olsun güzel kızım, sen yerinde rahat uyu" diyen anne Handan Güzel, mezardaki fotoğrafını öptü.
Sedanur'un acısını hala yaşadıklarını belirten baba Abdullah Güzel, kızları 7 yaşındaki Nuran ile 5 yaşındaki oğulları İbrahim'in de psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Baba Abdullah Güzel, "Adalet yerini buldu. Bu ceza az, idam edilsinler istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bunları desteklemesinler, bakmasınlar. 9 yaşındaki günahsız çocuk istismara uğramasın artık diyorum. Zor bir süreç oldu. Ağlayamıyorum, içime atıyorum. Zoruma giden benim kapımdan götürüp bu hale koydular. Vicdansızlık. Yeter artık, bu tür olaylar olmasın artık" dedi.
ANALAR AĞLAMASIN, CİĞERLERİ YANMASIN
Kızının kazağını hala sakladığını, kokusunun gitmemesi için yıkamadığını belirten anne Handan Güzel ise şunları söyledi: "Kızımın acısı içimde, bir yandan seviniyorum, bir yandan üzülüyorum. Hak ettikleri cezayı aldılar. İnşallah oradan çıkamazlar. Cumhurbaşkanıma sesleniyorum. Çocukları istismar edenleri ve öldürenleri yaşatmasınlar. Ben kızımın kazağıyla yatıp kalkıyorum. Kızımın mezarına gidemiyorum. Vicdan azabı çekiyordum. Bu küçük çocuklara, yavrulara kıymasınlar. Analar ağlamasın, ciğerleri yanmasın yeter. Anaların yürekleri dağlanmasın. Leyla öldürüldüğünde acaba dedim, annesi taş mıdır, yüreği nasıl dayanıyor? İnsanın evladını nasıl oluyor da aç susuz bırakıp öldürüyorlar. Kendi kendime söylüyordum. Allah'ım sen bizim çocukları koru diyordum. Bilmiyordum ki benim başıma da böyle bir olay gelecek, ben de böyle bir olay yaşayacağım, ben de böyle bir evlat kaybedeceğim. Allah düşmanıma vermesin. Çok zor, Eylül'e bakıyordum üzülüp ağlıyor, Allah'ım sen kimseyi evlat acısı ile sınama diyordum. Leyla'nın annesi de gelmişti. Ben de onu ziyarete gittim. O derdini bana anlatıyor, ben ona anlatıyorum. Bu kızımızdan sonra nice tacizler oldu, nice kız çocukları gitti. Ayşe mi, Ecrin mi diyelim, bir sürü kız çocuklar. Bu çocuklara niye kıyıyorsunuz vicdansızlar. Ne yapmışlar. Bir düşmanlığınız olsaydı gelip beni vursaydınız. Buna kıymasaydınız. Onlarca çocuk, onlarca kadın öldürülüyor. Onlarca ana yanıyor. Yakmayın, sesleniyorum elinizi vicdanınıza koyun. Yeter deyin, bir idam olsun, tek bir kişi idam edilsin, anaların yüreği yanmasın. Etmeyin bu zulmü, analara da yazık. Biz nice haberler izliyoruz. Nice tecavüz olayları görüyoruz. Çocuklara kıymayın, yazık, günah. Ben kızımı gelinlikle görmek istedim. Kızımı okulda görmek istedim. Kızımın karnesi ile gelmesini istiyordum. Kızımın dileği kabul olmadı. Kızım hemşire olacağım diyordu. Kızımın hemşireliğini göremedim. Kardeşi her gün ağlıyor. Benim kızım gelinlik yerine kefen giydi. Tam seviniyordum. Kızım bana yetişti, yoksullukla büyüttüm. Ben onu 6 ay sırtımda taşıdım. Nasıl kıydın be vicdansız. Elin kırılaydı yapmasaydın. Onun bir bağrışına, bir sesine nasıl kıydın. Allah'tan korkmadın mı?"