Yalan üzerine birçok araştırma yapıldığını ancak bireysel farklılıklar olduğu için bir yalanın söylenme şeklini genellemenin mümkün olmadığını söyleyen Bilge Uzun, “İnsanın bilişsel olarak zihinsel süreçte gerçek olmayan bir şeyi söylediğinde bedeninde bazı tepkimeler oluyor. Zaten bunlar kişiyi ele veriyor. Ama bunlar kişiden kişiye değişiyor. Örneğin göz kaçırma çok yaygın olarak bilinenlerden bir tanesi. Eğer bir bilgiyi doğru şekilde vermiyorsanız bunun altında yatan suçluluk ve utanç duygusu nedeniyle göz odağı başka yönlere doğru yöneliyor. Elini burnuna götürme, yüzünü kapatmaya çalışma, başın öne eğilmesi ya da ses tonunun düşmesi… Bunlar tamamen kişinin kendi duygularını örtbas etmesiyle alakalı olarak ortaya çıkan mikro ifadelerdir” dedi.
“PEMBE YALANLAR İNSANI MUTLU EDİYOR”
İnsanların kendilerine pembe yalanlar söylenmesinden hoşlandıklarını kaydeden Bilge Uzun şöyle konuştu:
“Yalanın renkleri var. Kara yalanlar var. Araştırmalar bunu mor yalanlar olarak da söylüyor. Örneğin restorantta hesap geldiğinde ‘cüzdanımı evde unuttum’ yalanı gibi, aslında kişinin kendisini utanç duygusu nedeniyle mora dönüştürecek şekilde olan yalanlar diye söyleniyor. Beyaz yalanlar var. Örneğin kadınların söylediği ‘saçların bugün çok güzel olmuş, bu renk seni çok açmış’ gibi… Aslında öyle olduğuna inanmasa da sadece karşıdaki kişiye iltifat etmek için söylediği beyaz yalanlar. Fakat bizi en çok ilgilendiren pembe yalanlar. Çünkü araştırma bulguları da gösteriyor ki insanlar kendisine yalan söylenmesinden hoşlanıyor. Örneğin çiftler arasında ‘ilk aşkım değildin ama kesinlikle son aşkım olacaksın’ ya da ‘seni hayatımın sonuna kadar unutmayacağım’ gibi yalanlar pembe yalanlardır. Gerçeği duymak yerine doğru olmadığını bilmemize rağmen pembe yalanlar her zaman bizi daha keyifli hale getiriyor.