Gençlerin yüzde 45’i kendisini ‘akıl sağlığı yerinde’ olarak tanımlıyor. Yüzde 91’i geçtiğimiz bir yıl içerisinde kendisinde oluşan strese veya akıl sağlığına bağlı en az bir kez fiziksel veya duygusal rahatsızlık yaşadığını dile getiriyor. Fakat Z kuşağındaki kişiler, akıl sağlığı ile ilgili sorun yaşadığında diğer kuşaklara oranla çok daha fazla yardım talebinde bulunabilme rahatlığına sahip.
“SOSYAL MEDYA TEK BAŞINA ETKİLİ DEĞİL”
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Onur Okan Demirci, “Z kuşağının yalnızlaşmasında sosyal medya kullanımının tek başına etkisi yok. Yoğun sosyal medya kullananlar ile hiç kullanmayanlar arasında yalnızlaşma açısından belirgin bir fark olmadığı görülüyor. Ülkeler arasında yaşanan gerilimler, şiddet, politik tartışmalar teknoloji sayesinde geniş kitlelere hızlıca ulaşıyor. Z kuşağı bu durumdan en fazla etkilenen kuşak haline geliyor” ifadelerini kullandı.
“EBEVEYNLER ÇOCUKLARI İLE YETERİNCE BAĞ KURAMIYOR”
Z kuşağının yaşadığı gelecek endişesinin sürekli bir depresyon ve kaygı hali ile mücadeleye sebep olduğuna değinen Dr. Demirci, “Z kuşağının ebeveynleri yoğun bir çalışma temposuna sahip olduklarından çocukları ile yeterince bağ kuramıyor. Bağlanma ihtiyacı hisseden çocuk bu ihtiyacını sosyal medya ile giderme yoluna gidiyor. Sosyal medya bu nedenle Z kuşağında bir ‘bağlanabilirlik aracı’ haline geliyor” diye konuştu.