Kars'ın Değerleri www.karsindegerleri.com Kars'ın Kültür Elçisi Çetin Adıgüzel'le röportaj yaptı.
Kars Olay-Çetin Adıgüzel’i Kars’ın kültür elçisi olarak tanımlayabiliriz. Gerek sazıyla, gerekse sesiyle şehrimizi birçok önemli platformda temsil etmiş bir değerimiz… Peki Çetin Adıgüzel’in sanat hayatı nasıl başladı? Bu serüveninde unutamadığı anıları var mı? Onun yolundan giden gençlere neler tavsiye eder? Bu ve bunlara benzer soruların yanıtını gelin hep birlikte kıymetli sanatçımızdan dinleyelim…
1.Çetin Adıgüzel kimdir?
Çetin Adıgüzel, 01. 05. 1963 tarihinde Kars’ta doğan, bütün yaşamını Kars’ta geçiren bir insan. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi Kars’ta okudum. Kars’ta genç oldum, Kars’ta evlendim ve Kars’ta baba oldum. Böyle bir biyografimiz var.
2.Meslek hayatına nasıl başladı?
Buna meslek demeyelim de gönül bağı diyelim. Benim Kars folkloruyla, Kars kültürüyle ve Kars müziğiyle çok ciddi bir gönül bağım var. İlkokul 4. sınıftayken o dönemki adı Gazi ilkokulu olan okulda okuyordum. 4. Sınıfta beni okulun ekibine seçtiler. O dönemden beri kulağımın olduğunu düşünüyorum. Çünkü kim akordeon çalsa, kim saz çalsa hep yanlarında durup onları pür dikkat dinlerdim ve dinlediğim her şeyi beynime yazardım. 2. kez dinlemezdim. Müziğe ve folklora olan tutkum ortaokulda da devam etti. Ortaokulda hem Kafkas halk oyunlarında oynadım hem de okulun tiyatro ekibinde iki rol aldım. Böylece tiyatro yeteneğimizi de hocalarımız keşfettiler. Daha doğrusu sanatı seviyorum. Sanatın her dalı benim için çok önemli ama Kars denilince bir tık daha üstünde. Çünkü Kars’ın folkloru, kültürü bizim için çok önemli. Elimden geldiğince, dilimin döndüğünce Karsın folklorunu yaşatmaya gayret gösteriyorum.
3.Meslek hayatında unutamadığı bir anısı var mı?
Unutamadığım anım şu; biz 1991 yılında Türkiye’yi temsilen Fransa’nın Dijon kentinde her yıl düzenlenen uluslararası halk oyunları yarışmasına katıldık. Türkiye’yi temsil eden ekipte ben klarnet çalıyordum O dönem ekibimiz dünya şampiyonu oldu.. Le Monde gazetesi dünyanın en büyük tirajlı gazetelerinden birisidir. Bizi manşetten verdi ve manşette ben vardım. Fransa devlet başkanı François Mitterland’la bir arada aynı masada oturup, aynı ortamı paylaştık. Ben okudum onlar oynadılar. Böyle bir güzellik benim için çok önemliydi. Tabi ki anımız devam ediyor. Dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal, bizi Çankaya köşkünde makamında kabul etti ve sabah kahvaltısını bizimle beraber yaptı. Evet, o çok önemli olaydı. Türkiye’nin en başındaki insanla oturup aynı masada aynı şeyleri paylaşmak çok önemliydi. 4 buçuk dakikalık zaman süresince biz şehrimizi ve ülkemizi tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Dünya şampiyonu olduk. Evet, bu unutamadığım en önemli anılarımdan birisi.
4.Sanatınızı icra ederken karşı karşıya kaldığınız sorunlarınız var mı?
Alanımızın başlıca sorunları çok. Çünkü Kars’ta kültüre hizmet eden insanlara ciddi bakılmıyor. Bana göre folklorumüzü, müziğimizi, özellikle de halk edebiyatımızı temsil eden aşıklarımızın devlet tarafından bir şekilde istihdam edilmesi ve bunların bilgi birikimlerinin gelecek kuşaklara aktarılması lazım. Ve sahnelere çıkıp Kars türküleri söyleyen, çalan, Kars oyunları oynayanların neredeyse yüzde 85’inin bilgi birikiminin eksik olduğunu düşünüyorum. İki eser okuyan (bak ben eser diyorum ama şimdi sorsanız parça derler. Parça çok önemli bir şey değil. Eser, üzerinde çalışılan, emek edilen ve ortaya çıkarılan bir şeydir) kendisini Kars müzisyeni görüyor, Kars’ın mahalli sanatçısı görüyor. Bunlar beni üzüyor. Eleştiren de yok. Sahneye çıkıp yalan yanlış kulaktan dolma şeyleri okuyan insanlara ‘o yaptığın yanlıştır’ diyen yok. Benim çocukluğumda Kars’ta çok ciddi bir eleştiri kitlesi vardı. Yani giyiminizden kuşamınıza, konuşmanıza, her şeye dikkat etmek zorundaydınız. Şimdi bir bakıyorsunuz sahneye çıkan adamın suratında bir karış sakal. Yani sahne adabı yok. Ben burada kimseyi kötülemiyorum ama olması gereken şeyler maalesef yok. Olmayınca da günden güne sanat ilgi görmediği yerden hem göç ediyor hem de ilgi görmediği zaman ilgilenen insanlarda ilgisiz oluyor. Bilmem doğru bir cümle kurabildim mi?
“İki eser okuyan (bak ben eser diyorum ama şimdi sorsanız parça derler. Parça çok önemli bir şey değil. Eser, üzerinde çalışılan, emek edilen ve ortaya çıkarılan bir şeydir) kendisini Kars müzisyeni görüyor, Kars’ın mahalli sanatçısı görüyor. Bunlar beni üzüyor.”
5. Peki sizin yolunuzdan giden gençlere neler tavsiye edersiniz?
Ben müziği seviyorum. Biraz önce söyledim; müzik, folklor benim hayatımın en önemli parçası. Biz Kars’ta (ben çoğul eki kullandım). Benim gibi düşünen insanlar Karsta’ki eksikliği gidermeye çalışıyor. Biz fahri yapıyoruz. Bunun karşılığı yoktur. Ben devlet memuruyum ama müzik ve folklorun olduğu ortamda hiçbir şeyi düşünmem ve şehrimi tanıtabilmek için elimden gelen her şeyi yapabilirim. Tabi ki eksikliklerimiz var. Keşke bizim dönemimizde eğitimlerin verildiği konservatuar olsaydı. kKeşke benim dönemimde elimizden tutan ciddi hocalarımız olsaydı. Kars’ta verimli hale gelen insanları bu şehir bağrında barındıramamış maalesef. Kars’ta kalınca maalesef Kars kadar kalıyorsun. Geniş bir yelpazeye kendini duyurabilmen için büyük şehirlerde bu işlere önem veren insanların atölyelerine girince şekillenip çıkabiliyorsunuz